Bir çeşit göz hastalığı olarak bilinen keratokonus hastalığı; korneanın yapısının bozulmasıyla birlikte sivrilerek öne doğru çıkması ve giderek daha ince bir hal almasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Doğru ve zamanında tedavi edilmediği takdirde görme kalitesini bozar, görmede giderek azalma ortaya çıkmasına neden olur hatta körlüğe kadar giden ciddi komplikasyonların gelişmesine neden olur.

Hastalığın gelişiminde bilinen en önemli faktörler gözleri kaşımak ve genetik yatkınlık olarak bilinmektedir. Bu nedenle özellikle gözlerini sık kaşıyan ve ailesinde keratokonus vakaları bulunan kişiler risk grubunda yer almaktadır.

Eğer ailenizde bu hastalığı yaşayan kişiler varsa, düzenli aralıklarla göz muayenesi olmaları tavsiye edilmektedir. Keratokonus hastalığında en önemli şey erken teşhisin yapılmasıdır. Hastalık erken teşhis edildiği takdirde başarılı olarak tedavi edilme ihtimali çok yüksektir.

Keratokonus Nedir?

Keratokonus en basit tanımıyla korneanın şeklinin bozulmasıdır. Şekli bozulan kornea dokusu öne doğru sivrilir ve koni şeklinde bir çıkıntı yapar. Hastalık tam olarak korneanın bu duruma gelmesinden kaynaklanmaktadır. Kornea, gözün en dış katmanın yer almakta olan şeffaf bir katman olup, kubbe şeklinde bir yapıya sahiptir.

Korneanın kubbe şeklindeki yapısı, ışığın görme alanında odaklanmasını sağlar. Kubbe şeklinin bozulmasıyla birlikte gözün odaklanması zorlaşır. Buna bağlı olarak bozuk ve bulanık bir görüntü ortaya çıkmakla birlikte kitap okuma, araba kullanma gibi aktivitelerin yapılmasında güçlük çıkar.

Yani keratokonus hayat kalitesini düşüren bir hastalıktır. İlerleyici bir yapıya sahip olan keratokonus, genellikle ergenlik dönemindeyken ortaya çıkmakta olan bir göz hastalığıdır.

Keratokonus Hastalığı Nedenleri Nelerdir?

Keratokonus nedenleri birçok kişi tarafından merak edilen bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda birçok araştırma yapılmış olsa da keratokonus hastalığına tam olarak neyin neden olduğu kesin bir şekilde saptanamamıştır.

Fakat araştırmalar sonucunda elde edilmiş verilere baktığımızda özellikle de gözlerini çok sık kaşıyan ve anne – babası keratokonus hastası olan bireylerde, hastalığın daha fazla görüldüğü sonucuna ulaşmak mümkündür. Bu noktadan hareketle keratokonus hastalığını oluşturan etkenlerden birinin genetik faktörler olduğu şeklinde bir yorum yapmak mümkün olacaktır.

Keratokonus hastalığına sahip 10 kişiden 1’inin anne ya da babasında da keratokonus hastalığı vardır. Keratokonus göz hastalığı genellikle 10’lu yaşların sonu ve 20’li yaşların başını kapsayan süreç içerisinde ortaya çıkmaktadır. Hastalığın ortaya çıkardığı görme sorunları genellikle 10 – 20 yıllık süreç içerisinde kötüleşmektedir.

Keratokonus hakkında en sık karşılaşılan yanılgılardan birisi de kalitesiz kontakt lens kullanımının keratonus rahatsızlığına sebep olabileceği yönündedir. Fakat bu iddiayı kanıtlar nitelikte herhangi bir bilimsel araştırma bulunmamaktadır.

Keratokonus yatkınlığı bulunan kişilerde özellikle de göz ovma gibi hareketlerin sıkça yapılması kornea yapısının hasar görmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle ailenizde ya da siz de tespit edilmiş bir keratokonus hastalığı bulunuyorsa göz ovuşturma gibi gözde hasar yaratabilecek hareketleri yapmaktan kaçınmanız tavsiye edilir.

Gözleri ovuşturmak kornea üzerinde yer alan incel dokulara zarar verdiği için hastalığın daha da ilerlemesine neden olabilmektedir. Eğer göz ovuşturma hissiyatı alerjik nedenlerden kaynaklanıyorsa doktora başvurmanızda fayda vardır. Alerjiye neden olan etkenin belirlenmesi ve buna yönelik tedavi uygulanması ile birlikte bu alışkanlıktan kurtulmanız mümkün olacaktır. Göz ovuşturma keratokonusa ek olarak genel göz sağlığı açısından da olumsuz bir hareket olarak bilinmektedir.

Ayrıca keratokonus hastalığına hormonal etkiler, korneada yer alan kolajen seviyesinin düşük olması, ultraviyole ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalmak, tavuk karası rahatsızlığı, down sendromuna sahip olunması ve bağ dokulara ilişkin rahatsızlıklar da keratokonusun en sık karşılaşılmakta olan nedenleri arasında kabul edilmektedir.

Keratokonus Görülme Sıklığı Yüksek midir?

Keratokonus görülme sıklığı bir çok kişi tarafından merak ediliyor. Keratokonus hakkında yapılan birçok çalışma ve istatistiklere göre erkeklerin kadınlara göre keratokonusa yakalanma ihtimali daha yüksek olarak göze çarpmaktadır. Keratokonus genel olarak ergenlik dönemi içerisinde başlamakla birlikte 40’lı yaşlarda stabil bir hal alır.

Keratokonus görülme sıklığı 10 binde 5 olarak bilinmektedir. Alınacak önlemler ve düzenli uygulanan tarama testleri sayesinde hastalığın sıklığını azaltmak ve hastalık kaynaklı gelişen komplikasyonları hafifletmek, ortadan kaldırmak mümkündür.

Keratokonus Belirtileri Nelerdir?

Keratokonus belirtileri farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Keratokonus genellikle her iki gözü de etkilemekle birlikte her iki gözde de farklı sorunlara neden olabilmektedir. Zaman içerisinde farklılık gösterebilen belirtiler, her gözde farklı seyredebilmektedir. Erken aşamalarda keratokonus belirtileri şu şekilde sıralanabilir;

  • Görüşte hafif derecede bulanıklık, görüşün huzme halini alması
  • Özellikle de düz çizgilerin dalgalı ya da bükülmüş bir biçimde gözükmesi ile birlikte ortaya çıkan görme bozuklukları
  • Gözde şişme ve sürekli kızarıklık hali
  • Işık ve ani parlamalara karşı hassasiyet

İleri aşamalarda keratokonus semptomları çok daha belirgin bir hal almaktadır. İlerlemiş vakalarda görülen belirtileri şu şekilde sıralamak mümkündür;

  • Bulanık görmede artış ya da görme bozukluklarının ilerlemesi
  • Miyop ve astigmat derecelerinde hızlı artış görülmesi ve gözlük kullanımına duyulan ihtiyacın artması
  • Korneanın çıkıntı yapmasına bağlı olarak kontakt lenslerin göze tam oturmaması. Bu durum sonucunda lenslerin göze uymaması ya da gözdeyken rahatsızlık vermesi gibi durumlar yaşanabilmektedir.

Keratokonusun erken evreden ileri aşamaya geçmesi genel olarak oldukça uzun süreçte gerçekleşmekte olup, yıllar sürmektedir. Fakat bazı vakalarda semptomların ağırlaşması, komplikasyonların ortaya çıkması ani bir şekilde gerçekleşmektedir. Korneanın aniden şişmesi ve kornea bölgesinde skarlaşma olarak bilinen kalıcı sertleşme durumlarının görülmesi de muhtemeldir.

Skar adı verilmekte olan bu yara dokusunun ortaya çıkışı ile birlikte korneanın yumuşaklığı ve berraklığı ortadan kaybolmaya başlar. Bu gelişme ile birlikte sonuçta görüş bulanık ve daha da bozuk bir hale gelmektedir.

Keratokonus

Keratokonus Tanısı Nasıl Koyulur?

Keratokonus tanısı uygulanacak basit bir göz muayenesinin ardından kolaylıkla koyulabilmektedir. Fakat erken dönemde tanı koyulması zorlayıcı olabilmektedir. Ancak kişinin ailesinde keratokonus hastalığı bulunması gibi durumlarda hastalığı tespit etmek daha kolay bir hale gelecektir. Uzman göz doktoru korneayı detaylı bir şekilde inceler ve korneanın eğriliğini ölçer.

Bu muayene sayesinde korneada şekil değişikliği olup olmadığı kolayca tespit edilmiş olur. Ek olarak uzman göz doktoru özel bir bilgisayar yardımı ile kornea dokusunun yüzeyinin haritasını çıkartabilir. Bu işlem korneal topografi olarak adlandırılmaktadır. Bu yöntem sayesinde kornea yüzeyinde incelme ya da şekil bozukluğu olup olmadığının net bir şekilde tespit edilmesi mümkündür.

Keratokonus tedavisi hakkında sorularınız için bize Whatsapp iletişim hattımızdan ulaşabilirsiniz.

whatsapp iletişim hattı

Keratokonus Tedavisi Nasıl Yapılır?

Günümüzde keratokonus tedavisi için birçok farklı yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemler hastanın göz yapısı, hasta tercihleri, hastalığın ilerleme düzeyi gibi faktörler doğrultusunda farklılık gösterip doktor ve hastanın ortak bir şekilde karar vermesiyle uygulanmaktadır.

Hastalığın erken aşamalarda genellikle ciddi ve komplike bir tedavi yöntemi izlenmesine ihtiyaç duyulmaz. Bu aşamada genel olarak gözlük kullanımı gibi yöntemler uygulanmaktadır. Ayrıca özel üretilen sert kontakt lens kullanımıyla da odaklanma konusundaki sıkıntılar giderilir.

Fakat hastalığın ilerlemesine bağlı olarak korneanın iyice incelmesi ve şeklinin iyice bozulmasıyla birlikte; gözlük ve kontakt lens kullanımı gibi tedaviler yeterli olmaz. Bu noktada daha komplike tedavi uygulanması gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Keratokonus tedavisi için uygulanan tedavi yöntemlerini şu şekilde listelemek mümkündür;

  • Özel yumuşak kontakt lens kullanımı
  • Kornea cross – linking ya da diğer adıyla çapraz bağlama yöntemi
  • Sert, gaz geçirgen kontakt lens
  • Melez (hibrid) kontakt lens
  • Yumuşak kontakt lens üzerine sert – gaz geçirgen kontakt lens
  • Kornea içi halka
  • Skleral ya da yarı – skleral lens
  • Topo-Guieded Laser (topografi rehberliğinde lazer)
  • Kornea nakli

Özel Yumuşak Kontakt Lens Kullanımı

Daha öncede belirttiğimiz gibi hastalığın ilk aşamalarında gözlük kullanımına ek olarak kullanılan yöntemlerden birisi de yumuşak kontakt lens olarak bilinmektedir.

Fakat hastalığın ilerlemesi ile birlikte yumuşak kontakt lenslerin kullanımı net bir görüş imkanı sağlamamaktadır. Bu nedenle özel olarak geliştirilmiş tamamen hastalığın tedavisine yönelik yumuşak kontakt lensler, özellikle de ileri aşama vakalarda tercih edilebilir.

Cross-linking Tedavisi

Çapraz bağlama ya da cross – linking tedavisi hastalığın ilerleyişini durdurmayı hedefleyen bir tedavi yöntemi olarak bilinmektedir.

Bu tedaviyle göz bölgesine B2 (riboflavin) vitamini damlatılır ve bu işlemin ardından ultraviyole A ışını ile korneanın yapısı sertleştirilir. Uyuşturucu damlalar kullanılarak uygulanan bu tedavi yöntemi yaklaşık olarak 40 dakika içerisinde tamamlanmaktadır.

Sert Gaz Geçirgen Kontakt Lens

Bu hastalığın tedavisinde kullanılan lensler, sert gaz geçirgen özelliklere sahip kontakt lensler olarak bilinmektedir. Bu lensler keratokonus hastalarında çok net bir görüntü elde edilmesini sağlar.

Fakat kullanım açısından rahat olmamakla birlikte konforlu ürünler değillerdir. Bu nedenle hastanın hayat kalitesini optimum düzeyde tutabilmek adına mümkün olduğunca tercih edilmeyen bir yöntem olduğunu söylemek mümkündür.

Melez Kontakt Lens

Melez kontakt lens tedavisi isminden de anlaşılabileceği gibi yumuşak ve sert kontakt lenslerin yapısal olarak bir arada kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Melez kontakt lensler orta kısmı sert etrafı ise yumuşak malzemelerden üretilmektedir.

Sert bir yapıya sahip olan orta kısım görüş netliğini sağlarken etrafının yumuşak olması ise konforlu bir kullanım sağlamaktadır. Hem net bir görüş hem de konforlu bir kullanım sağladığı için keratokonus hastalığında sıkça tercih edilmekte olan bir tedavi yöntemi olarak bilinmektedir.

Yumuşak Kontakt Lens Üzerine Sert – Gaz Geçirgen Kontakt Lens

Sert geçirgen özelliklere sahip lensler, zaman zaman korneanın dış yüzeyinin çizilmesine sebebiyet verebilmektedir. Bu tip durumlarda kornea yüzeyinin korunmasını sağlamak için hem yumuşak hem de sert geçirgen lensler birlikte kullanılır.

Alt kısma yerleştirilen yumuşak lens, kornea yüzeyinin zarar görmesinin engellerken dış kısımda yer alan sert gaz geçirgen lens ise üst düzey görüş kalitesinin elde edilmesini sağlamaktadır. Bu uygulama piggyback ismiyle de bilinmektedir.

Kornea İçi Halka

Bazı vakalarda, kornea içerisine halka yerleştirilir. Net bir görüşün elde edildiği bu tedavi yönteminde halkanın yerleştirilmesi için ameliyat uygulanması gereklidir.

Fakat halka tedavisi kontakt lens ya da gözlük kullanımını tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi değildir. Bu nedenle her hasta için tavsiye edildiğini söylemek mümkün değildir.

Skleral ya da Yarı – Skleral Lens

Skleral ya da yarı – skleral lensler, oldukça büyük yapılı lensler olarak bilinmektedir. Bu lensler, gözün renkli kısmı üzerinden tüm kornea bölgesini örtmektedir. Sert lensler ya da yumuşak lenslerin kullanılmasının uygun olmadığı bazı durumlarda tercih edilmektedirler.

Kornea Nakli

Keratokonus hastalığının çok ilerlemesi durumunda yukarıdaki tedavi yöntemlerinin hiçbiri yeterli görüşün elde edilmesini sağlamayabilir. Bu durum gerçekleştiği takdirde kornea nakli yöntemine başvurulması zorunlu bir hal alabilmektedir.

Belirtiler şiddetli olduğu takdirde göz doktoru kornea nakli tavsiyesinde bulunabilir. Kornea nakli ile birlikte hastalıklı dokunun tamamı ya da bir kısmı sağlıklı dokuyla değiştirilir. Kesin bir tedavi yöntemi olmakla birlikte keratokonus hastalığını tamamen ortadan kaldırır. Kornea naklinden sonra hastalığın tekrar etmesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Instagram’da bizi takip etmek için tıklayınız.

İnstagram