Şaşılık, çocuklarda daha yaygın olmakla birlikte yetişkinlerde de görülen bir rahatsızlıktır. Tedavi edilmediği takdirde kişinin göz sağlığını etkileyerek yaşam kalitesinin düşmesine ve kimi meslekleri icra edememesine neden olmakla kalmaz, aynı zamanda estetik kaygılar nedeniyle sosyalleşmesine de mani olur.

Peki, bilinen en eski rahatsızlıklar arasındaki şaşılık neden olur? Şaşılığın türleri nelerdir? Göz kayması olarak da adlandırılan şaşılık hangi yöntemlerle tedavi edilir? Tedavi edilmeyen bir şaşılık zamanla kendiliğinden geçer mi? Tüm bu soruların cevaplarına aşağıdaki ilgili alt başlıklar altında yer verilmiştir.

Şaşılık Nedenleri

Nedeni kesin olarak ifade edilememekle birlikte, şaşılığa yol açan bazı etmenlerden söz etmek mümkündür:

Gözler, ikisi oblik, dördü rektus kası olmak üzere altılı kas grubunun senkronize çalışmasıyla hareket eder. Şaşılığın genellikle ortaya çıkma sebebi, kuvveti artışa geçen ya da azalan bu kasların arasındaki uyumun bozulmasıdır. Yine, bu kasların beyindeki kontrol merkezi alanına tesir eden kimi hastalıklar (hidrosefali, Down sendromu, serebral palsi gibi) da göz kaymasına neden olur.

Çocukluk çağında yaşanan yüksek ateş ve kaza vb. travma sonrasında da şaşılık görülebilir. Ayrıca gözde hipermetropi gibi kırma kusuru varsa ve ileri seviyedeyse bu da çocuğun görüşü netleştirme çabası üzerine göz kaymasına neden olabilir.

Bir anne adayının hamileliği esnasında geçirdiği kimi hastalıklar da bebekte şaşılık ortaya çıkmasına yol açabilir. Ek olarak bebeğin erken ya da düşük doğum ağırlığı ile doğması, havale geçirmesi veya doğum sonrası bazı travmalar yaşaması da göz kaymasının nedenlerindendir.

Yaygın şaşılık nedenleri arasında yapısal bozukluklar (nörolojik, işlevsel ya da kaslarda yaşanan olağan dışı durumlar) ile gözle ilintili kimi rahatsızlıklar (glokom, katarakt gibi) da bulunur. Şaşılık, yüksek tansiyonun, diyabetin ve beyinde ya da göz içinde gelişen kimi tümörlerin de yansıması olabilir (Özellikle bir anda beliren şaşılık, tümör varlığını gösterir bir işaret olabileceğinden muhakkak detaylı inceleme gerektirir).

Tüm bu nedenler dışında, şaşılıkta genetik faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Göz kayması rahatsızlığının, kalıtsal olarak alt kuşağa geçme riski yüksek olsa da ailesinde şaşı birey(ler) olan her çocukta şaşılık ortaya çıkmaz.

Şaşılık Türleri

Şaşılık, farklı açılardan yaklaşılarak farklı şekillerde sınıflandırılmıştır.

Nonparalitik ve paralitik şaşılık, kas paralizisinin (inme) var olup olmadığına; nonakomodatif, akomodatif ve kısmi akomodatif şaşılık, şaşılığın akomodasyon (gözlerin uyum ve odaklanma yapma fonksiyonu) ile ilişkisine; monoküler ve alternan şaşılık, kaymanın hep bir gözde mi yoksa bir sağ, bir sol gözde mi görüldüğüne; sabit (konstant) ve intermittan şaşılık, şaşılığın her zaman var olup olmadığına; konjenital ve akkiz şaşılık, şaşılığın başlama yaşına; komitant ve inkominant şaşılık, kayma açısına (bakış yönüne göre değişip değişmediğine); belirgin (manifest) ve gizli (latent) şaşılık ise şaşılığın karşıdan, açık şekilde fark edilip edilmediğine bakılarak yapılan sınıflandırmalardır.

Bu sınıflandırmalardan hariç bir de şaşılığın yönüne göre bakılarak yapılmış olan sınıflandırma mevcuttur. Buna göre göz kaymaları, içe, dışa, yukarı, aşağı ve diğerleri olmak üzere kendi içinde gruplara ayrılır.

Gözde İçe Kayma (Ezotropya)

Kayma yönüne bakılarak yapılan şaşılık türleri arasında çocuklarda en yaygın görüleni içe kaymadır. Ezotropya olarak da adlandırılan bu gruba dahil kaymalarla, çocukluk döneminde (özellikle 1,5 ila 4 yaş arasındaki çocuklarda) görülen şaşılıklarının yaklaşık yarısında karşılaşılır.

Non-akomodatif, akomodatif ve kısmi akomodatif, ezotropyanın tipleri arasında öne çıkar. Gözde içe kaymalar yaşandığında hipermetropi kırma kusurunun da var olması yüksek bir olasılıktır. Hipermetropiye bağlı gelişen ezotropya, akomodatif ezotropya olarak adlandırılır ve bu tür içe kaymalarla diğer tiplere kıyasla daha sık karşılaşılır.

Akomodatif ezotropyada gözlükle tedavi ilk uygulanan yöntemdir. Gözlükle tedaviye rağmen kayma kısmen de olsa devam ediyorsa bu, kısmi akomodatif ezotropya olarak adlandırılır. Kırma kusuru gözlükle düzeltilse de gözlerde içe kaymada herhangi bir gerileme olmamışsa non-akomodatif ezotropya söz konusudur.

Herhangi bir kırma kusuru bulunmamasına karşın da gözde içe kayma görülebilir. Özelikle erişkinlerde sinir felcinin yol açtığı ezotropyalarla karşılaşılabilir. Bu hastalar nörotoksin enjeksiyonu yöntemiyle tedavi edilebilir.

Bebek 6 aylık olana değin beliren içe kaymalar, infantil ezotropya (doğumsal içe kayma) olarak tanımlanır (İnfantil ezotropya, kimi zaman 6-12 ay arasında da ortaya çıkabilir). Bu tür bir şaşılığın bebek 2 yaşına gelmeden cerrahi müdahale ile düzeltilmesi yoluna gidilir zira binoküler görme ancak bu yöntemle sağlanabilir. Bir diğer ifadeyle gözlükle tedavi, bu tür vakalar için genellikle yetersiz kalır.

Gözde Dışa Kayma (Ekzotropya)

Ekzotropya yani gözde dışa kaymayla içe kaymaya kıyasla daha az karşılaşılır. Çocukluk döneminde (özellikle 5 yaş üstü) ortaya çıkar.

Tek bir gözde de iki gözde de görülebilen ekzotropya, ekseriyetle yorgunluk vb. sebeplerle aralıklarla ortaya çıkıyor olsa da süreğen de olabilir. Hastanın uzağa bakmasıyla artışa geçtiğiyle sıklıkla karşılaşılır. Gözde dışa kaymaların hasta tarafından net olarak fark edilmemesi ancak başkalarının dikkatini çekmesi olasıdır.

Gözde dışa kaymaların da farklı tipleri vardır. Aralıklarla oluşan ekzotropyalar (intermittan/intermitant) ekseriyetle 2 yaşında ortaya çıkıp okul çağına gelmiş çocuklarda (7 yaş civarı) daha belirgin görülür ve bir göz bozukluğuna bağlı olmadan gelişir. Genellikle kişinin uykusu geldiğinde ya da yorulduğunda belirginleşen intermitant dışa kaymaların yaşanması zaman içerisinde sıklaştığında tedavi için cerrahi müdahale tercih edilir.

Ekzotropyanın intermitant dışa kaymadan başka doğumsal dışa kayma tipi de vardır (Nadiren görülür). Doğumsal içe kaymalarda olduğu gibi doğumsal dışa kaymalar da genellikle bebek ilk 6 ayını doldurmadan ortaya çıkar. Süreğen ya da ara sıra olarak kendi içinde ayrılır. Doğuştan itibaren olan dışa kaymalar süreğendir ve göz tembelliğine sebebiyet verebilir.

Gözde Yukarı Kayma (Hipertropya)

Hipertropya olarak adlandırılan gözde yukarı kayma, nadir görülmekle birlikte 4. sinir felci (ki bu sinir, üst oblik kasını uyarır), göz yuvasındaki tümörler, guatr gibi ciddi rahatsızlıkların belirtisi olabilir. Bunlar dışında doğumdan itibaren, sebebi bilinmeden var olabilir veyahut geçirilen travmalara bağlı ortaya çıkabilir.

Gizli şaşılığın ilerleyen dönemde artışa geçerek hipertropyaya yol açma olasılığı da vardır. Altta yatan etmenin detaylı bir şekilde araştırılması, hem tedavi yönteminin doğru bir şekilde belirlenmesi hem de hastalığın bertaraf edilme şansının artırılması için şarttır. Özellikle çift görmenin artışa geçtiği durumlarda genellikle ameliyatla tedavi yöntemine başvurulur.

Kimi bakış pozisyonlarında ya da her bakış pozisyonunda hipertropya görülebilir. Çoğunlukla tek gözde görülmekle birlikte bazı vakalarda iki gözün birden etkilenmesi söz konusu olabilmektedir. Hipertropya varlığında yaygın olarak dikey hizalamada sorun yaşanır. Kayma, 4. sinir felci nedeniyle gerçekleşiyorsa başın bir yana eğilmesiyle artışa geçer.

Gözde Aşağı Kayma (Hipotropya)

Gözde aşağı kayma da yukarı kayma gibi nadir görülen şaşılık türlerindendir. Hipotropya olarak adlandırılan bu tür kaymalar çeşitli nedenlere (orbita taban kırığı, Graves hastalığı gibi) bağlı olarak ortaya çıkabilir.

Gözde aşağı kayma yaşayan hastaların detaylı bir şekilde muayene edilmesi, kaymaya neyin neden olduğu tespit edildikten sonra uygun tedavi yönteminin seçilmesi gerekir.

Şaşılık Yönüne Göre Sınıflandırılan Diğer Kaymalar

Gözde içe ve dışa dönük kaymalar, horizontal; aşağı ve yukarı kaymalar, vertikal kaymalar olarak adlandırılır. Bunlardan başka torsiyonel ve kombine kaymalar da vardır. Torsiyonel kaymalar içe rotatuar ya da dışa rotatuar yöndedir. Kombine kaymalarda ise, adından da anlaşılacağı üzere, farklı yöndeki kaymalar bir arada görülür.

Şaşılık tedavisi hakkında sorularınız için bize Whatsapp iletişim hattımızdan ulaşabilirsiniz.

whatsapp iletişim hattı

Şaşılık Tedavi Yöntemleri

Gözlerin görme derecelerini iyileştirmek, binoküler görmeyi mümkün kılmak ve estetik açısından kaygı yaratan dış görünüşü iyileştirmek şaşılık tedavisinin temel amaçlarındandır. Bu amaca ulaşılması için farklı tedavi yöntemleri uygulanır.

Tedavilerle yüksek başarıya ulaşılmasını etkileyen kimi faktörler vardır. Hastanın yaşı (Küçük yaşlarda tedaviye cevap alınma şansı daha yüksektir), gözlerinde başka bir sağlık sorunu olup olmadığı, belirtiler ortaya çıktıktan ne kadar sonra hekim kontrolünden geçtiği, genel sağlık durumu ve şaşılığın derecesi ile ne zaman başladığı gibi durumlar bu faktörlere örnek olarak verilebilir.

Tedavi yöntemi ve süresi, hastanın detaylı bir şekilde muayene edilmesinin ardından belirlenir. Bulgular şaşılıkla birlikte kırma kusuru olduğunu gösteriyorsa (şaşılık kırma kusurundan ileri geliyorsa) hastanın, uygun dereceli bir gözlük takması gerekir. Benzer şekilde hastada göz tembelliği varsa kapama tedavisinden (sağlam gözün hekimin önerdiği sıklık ve uzunlukta kapatılması) de yararlanılabilir.

Ameliyat, bir diğer şaşılık tedavisi yöntemidir. Hekimin gerekli görüldüğü durumlarda bebeklerde de erişkinlerde de ilk yöntem olarak tercih edilebilir. Ameliyatlarda gözlerin hareketlerinden sorumlu olan kaslara müdahale edilir. Bu nedenle lazer kullanılmaz.

Şaşılık Kendiliğinden Geçer Mi?

Tedavisi yapılmayan bir şaşılığın kendiliğinden geçme ihtimali bulunmamaktadır. Bunun aksinin -yaygın olarak- düşünülmesine yol açan, yalancı şaşılıktır. Bebeklerde görülen yalancı şaşılık, adından da anlaşılacağı üzere bir yanılsamadır. Gözlerde kayma varmış hissini uyandıran, bebeğin burun kökünün genişliğidir. Bebek geliştikçe bu yanılsama ortadan kalktığından halk arasında şaşılığın kendiliğinden geçtiğine dair yanlış bir düşünce doğmuştur.

Öte yandan bebeklerde görülen her şaşılık, yalancı şaşılık değildir. Bu nedenle bebeğin rutin göz taramalarının aksatılmaması ve özellikle gözlerinde kayma görüldüğünde ve ailesinde şaşılık tanısı konmuş kişiler olduğunda muhakkak bir uzmana başvurulması gerekir. Bununla birlikte, tedaviye ne kadar erken başlanırsa başarı oranının artacağı da unutulmamalıdır.

Şaşılık tanısı konmuş hastanın, ister çocuk ister yetişkin olsun, tedavi olmadan düzelme şansı yoktur. Tedavi ise anıldığı üzere altta yatan etmene göre belirlenerek doğru zamanda, doğru uzmanlarca uygulanmalıdır.
Tedavi edilmeyen şaşılığın kendiliğinden geçme olasılığı bulunmadığı gibi göz tembelliği vb. sorunları da beraberinde getireceği ve hastanın hem anlık hem de ileriki yaşamını olumsuz olarak etkileyeceği unutulmamalıdır.

Instagram’da bizi takip etmek için tıklayınız.

İnstagram